Ülkemizde Kaplıca

Kaplıcalar ülkemiz için gerekli mi?

Bugün ülkemizin hemen hemen her bölgesine dağılmış (Ege, Marmara ve İç Anadolu’da çok fazla olmakla birlikte) doğal maden suyu kaynaklarının sayısı 3000’e ulaşmaktadır. Bu kaynakların hemen hemen hepsinden, kaplıca tedavisi (Balneoterapi) amacıyla yararlanmak mümkündür.

Ancak, yine bugün ülkemizde, bu tedavi alnının çağımızda vardığı düzeye yakın hizmet verebilecek kaplıca tesisi sayısı fazla titiz olmayan bir değerlendirme ile 20’nin altındadır. Birçok doğal zenginliğe sahip topraklarımızda ne yazık ki bu doğal olanak, halk sağlığı ve sağlık turizmi yönünden değerlendirilmekten uzaktır.

Kaplıca Tedavisi Nedir?

Kaplıca tedavisi günümüzün hızla mekanikleşen dünyasında gittikçe önem kazanmaktadır. Hem de bu mekanikleşmenin itici gücü bilimsel ve teknolojik gelişmeleri kendi alanına yansıtarak ve bunları etkili bir tedavi yöntemi olmada kullanarak.

Kaplıca tedavisi yeryüzünün bazı doğal faktörlerini bunların insan vücudu üzerindeki olumlu etkilerinden yararlanarak kullanır. Bu doğal faktörlerin başında maden suları yer alır. Yeraltında değişik derinlik ve katmanlardan yer üstüne çıkan maden suları banyolar, içmeler ve inhalasyon (buhar solunması) seklinde uygulanırlar. Bu uygulama bir kaplıca merkezinde kür tarzında (günlük uygulamalar şeklinde ve belirli sürelerde) yapılır. Ayrıca, bu kaplıca merkezinin kurulu olduğu yörenin ikliminin de olumlu etkilerinden yararlanılır.

Bir maden suyunun tedavi amaçlı kullanılabilmesi için bazı nitelikleri taşıması gereklidir. Bunları şöy1e sıralayabiliriz;

  • 1. Sıcaklığının 20°C’nin üzerinde olması
  • 2. Litresinde 1g veya daha fazla mineral içermesi
  • 3. Litresinde belirli mineralleri eşik değerler üzerinde içermesi (Örnegin 1mg kükürt, 10 mg demir. O.5 MRd radon vb)
  • 4. Yapılan tıbbi araştırmalar ile belirli hastalıklar üzerindeki “küratif etki”sinin saptanmış olması.

Kaplıca tedavisinin avantajları

Kaplıcalar bir dizi kronik (süreğen = müzmin) hastalığı hem tedavi amacıyla hem de profilaktik (koruyucu) ve rehabilitatif (hastalık sonrası normal yasama döndürücü) amaçlarla kullanılır. Doğaldır ki akut oluşmuş hastalıklar kişinin yasadığı yerde ve hastanelerde tedavi edilmelidir. Yine kaplıca tedavisi indikasyonu konulabilecek hastalıkların akut dönemleri veya akut alevlenmeleri yine hastanelerde ya medikal ya da cerrahi yöntemlerle tedavi edilmelidir. Böylesi dönemlerde kaplıca tedavisi genellikle anlam kazanmaz ve uygulanmamalıdır. Ama kisi yaşantısının büyük bir kısmında veya tümünde (örneğin kronik romatizma hastalıkları, diabetes mellitus, astma bronşiyal vb) kronik bir hastalığı vücudunda taşıyorsa, dönem dönem (örneğin senede bir kez) kaplıcada tedavi görmesi çok önemli olanaklar sağlar. Söyle ki;

  • 1. Kişi günlük iş ve aile yaşantısının yarattığı fiziksel ve ruhsal streslerden uzaklaşır
  • 2. Kişi yasadığı ortamda var olan ve hastalığını kötüleştirici etki gösteren birçok faktörün etkisinden uzaklaşır
  • 3. Kaplıca yöresinin ve ikliminin olumlu faktörleri (temiz hava, gürültüsüz ortam vb) devreye girer
  • 4. Kişi hastalığı konusunda etraflıca bir sağlık eğitiminden geçirilebilir ve hastalığı ile yaşamayı öğrenebilir
  • 5. Kişinin günlük yaşantısı (diyet, egzersiz, uyku, dinlenme) düzene sokulabilir
  • 6. Kişinin hastalığının son durumu, çevresinin değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik tedbirlerin düzenlenmesi olanağının sağlanması, kısaca sağlık eğitimi olanağı

ÜLKEMİZDE DURUM

Ülkemizde kaplıca tedavisi üzerine eğitim araştırma ve kamu hizmetini bilimsel olarak yapan tek üniversite birimi (ne yazık ki tek) İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidro-Klimatoloji Anabilim Dalı’dır. 28.10.1938 tarihinde büyük Atatürk’ün öngörüsü ve fikirleri ile kendisine siroz tanısını ilk koyan hekim Nihat Reşat Belger’in başkanlığında kurulan Hidro-Klimatoloji Enstitüsü gelişerek bugünkü aşamasına varmıştır. Bugün ülkemizin en çok tanınan ve yaygın kullanılan Yalova Termal Kaplıcaları da N. Reşat Belger tarafından kurulmuştur. Fransa’da bu alanda gördüğü eğitim ve bilgi birikimi sonuçlarını burada uygulamaya koyan N. Reşat Belger, Atatürk’ün büyük beğeni ve takdirini kazanmıştır.

Halen 5 öğretim üyesi; 2 profesör, 3 doçent ve 6 araştırma görevlisi doktor, yardımcı teknik dallarda 6 yüksek mühendis, 4 teknik personel ile çalışmalarını Anabilim Dalı ve bir “Araştırma Merkezi” olarak sürdüren bu birimin su andaki en önemli ihtiyacı kendisine bağlı bir çağdaş kaplıca merkezidir. Ancak kısa bir gelecekte bu eksikliğini de gidermesi ümidi vardır. Sakarya Valiliği’nin yönlendiriciliğinde Kuzuluk’ta kurulacak olan Kaplıca Merkezi Anabilim Dalımıza eğitim araştırma ve kamu hizmeti amacıyla kullanılabilecektir.

Ülkemizde kaplıca hekimliğinin bilimsel olarak ele alınmasında ve ilk üniversiter birimin enstitü olarak hizmete girmesinden bu yana elli yıl geçmiş oluyor. Bilimsel gelişmelerin büyük bir önem kazandığı, yüzyılın ikinci yarısında bu yarı yüzyıllık sürede geriye dönüp baktığımızda belirli bir asamaya gelindiğini söylemek mümkündür. Ancak, günümüzde kaplıca tedavisi alanında ulaşılan bilimsel bilgi birikimi ve kaplıca tedavisi hizmet anlayış ve düzeyi göz önüne alınırsa gelecekte almamız gereken yol çok uzundur. Üstelik bu yolu hızla yürümemiz gerekiyor. Bu alanda en ivedi görev ve önerileri kısaca söyle sıralayabiliriz;

  • Diğer üniversitelerimiz Tıp Fakültelerinde benzeri Anabilim Dalları veya Araştırma Merkezlerinin kurulması
  • Sağlık Sosyal ve Yardım Bakanlığı’nın yalnızca hizmetleri organize etme ve denetleme değil, ayni zamanda kaplıca hekimliği eğitimini de üstlenmesi, pilot olarak seçilecek bir veya iki Bakanlık eğitim hastanesinde geçerli olan Uzmanlık Tüzüğüne göre Hidro-Klimatoloji uzmanları yetiştirilmesi
  • Kaplıca tedavi indikasyonlarının konulmasında, hidro-klimatoloji uzmanları veya bu alanda eğitim görmüş fizik tedavi veya diğer dal uzmanlarının yetkili olması
  • Kaplıca tedavi merkezlerinin kurulması, işletilmesi ve denetiminden sorumlu merkezi bir organın kurulması

(Ülkemizde Kaplıca Hekimliğinin 50. Yılı)

Müfit Zeki Karagülle

1988 yılında Hidroklimatoloji Kürsüsünün (1938) kuruluşunun 50. yılı nedeniyle yazılıp Milliyet gazetesinde yayınlanan yazı

Yazar
Termalspasaglik

Termalspasaglik hakkında

Termalspasaglik.com'da Termalspasaglik 'nin 26 makalesi bulunuyor. .

  ·   Termalspasaglik 'nin diğer yazıları

PAYLAŞIM
  • Delicious 'ta paylaş
  • StumbleUpon 'da paylaş
  • Digg 'de paylaş
  • Twitter'da paylaş
  • Mixx 'de paylaş
  • Technorati 'de paylaş
  • Facebook 'da paylaş
  • ShareThis 'de paylaş
  • Reddit 'de paylaş
  • Google 'da paylaş
  • LinkedIn 'de paylaş

Yorumlar

"Kaplıcalar ülkemiz için gerekli mi?" yazısına yorum yapılmamış

Henüz yorumlanmamış, ilk yorumlayan siz olun.

Yorum yapın

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız isteniyor.